YAZ-BOZ TAHTASI
Ülkemiz sorunlarının çözümü, planlı ve programlı bir çalışmanın sonucunda oluşturulacak çözüm önerilerinin en uygun olanının seçilmesi ve uygulanması ile mümkündür. Yani; YAZ-BOZ tahtası üzerinde bu olsun olmazsa şu olsun gibi denemelerle bir karmaşa içerisine girilmemelidir.
Siyasi irade var olan sorunun algoritmasını çıkarır. Çözüm önerilerini belirler. En uygun olanını seçer ve uygulamasını yapar. Aksi takdirde sorunlar yumağı içerisinde kaybolursunuz. AKP iktidarının uygulamaları sonucu varlığını koruyan bu sorunlar yumağının bir kısmına göz atacak olursak;
- 2002 yılından beri Türkiye’de eğitim sistemi, AKP tarafından 16 kez değiştirilmiştir. Ancak içinden çıkılmaz bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Uygulanan politikalarla Anadolu liseleri, fen liseleri, meslek liseleri çökertilmiş olup çocuklarımız arzu etmedikleri okullarda eğitime zorlanmaktadır. Sonuç olarak üniversite sınavında 3 milyona yakın öğrencinin 700 bini sıfır almışlardır. Sanırım başka söze gerek yok. Sonuç ortada eğitim sistemi YAZ-BOZ tahtasına dönüşmüştür.
- Sağlık sistemi ilk zamanlar vatandaşlarımızın menfaati doğrultusunda uygulamalar içermekte iken daha sonraki sağlık politikaları ile parası olanın sağlık hizmetinden yararlandığı, vatandaşın sağlığının ise önemsenmediği bir sistem halini almıştır. Hasta garantili Şehir hastahaneleri politikası bile bu salgın döneminde sınıfta kalmıştır.
- AK Parti 19 yıllık iktidarı döneminde toplam 191 kez madencilik yasasında, YANDAŞ şirketlerin nemalanması çerçevesinde değişikliğe gitmiştir. Bunun sonucu olarak;
Enerji iletim ve dağıtım hizmetlerini yürütmekte olan Dağıtım şirketlerine devletçe yapılan indirimlerin vatandaşlara yansımaması, doğalgaz gibi fosil yakıtların dağıtım şirketleri üzerinden her seferinde zamlı olarak vatandaşlarımıza yansıtılması, geleceğimizi belirleyecek stratejik özellikli madenlerimizi (Bor, Toryum v.s.) yabancı şirketlere devretme çabaları(TVF bünyesine alarak özelleştirme hazırlığı),
Özetle; Ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarının yabancı sermayeye veya yabancı ortaklı yandaş firmalara; vergi muafiyeti, indirimler gibi teşviklerle peşkeş çekilmesi sonucu vatandaşlarımız pahalı elektrik tüketmekte, pahalı doğalgaz kullanmakta olduğundan adeta bu şirketlerin insafına terk edilmiştir.
- 1948 yılından günümüze 20’den fazla imar affı içerikli yasanın 11’ i AKP döneminde çıkarılmıştır. Türkiye’de yasaya aykırı olarak oluşmuş ya da oluşturulmuş yapıların yasaya uygun hale getirilmesinin doğal yolu olan “yasaya aykırı olanı ortadan kaldırma” yaptırımını işletmek yerine , yerel idareleri seçmede gecekondu sahiplerinin etkin politik güce erişmesi ile hükümetin; Bu yapılarla ilgili çıkardığı Aflar, toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imar ile ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanımına ve çevre sorunlarına yol açmıştır. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi olanaksız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak, yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek şekline dönüşmüştür.
- PKK, YPG, PYD, FETÖ ve türevleri terör örgütleriyle omuz omuza olacaksın sonra bu olmadı deyip saldıracaksın yani YAZ-BOZ oyunu oynayacaksın. Devlet olmanın gereği neyse onu yaparak vatandaşlarımızı bölmeye, ülkemizi parçalamaya yönelik tüm emperyalist oyunları bozmalısın. Türkiye kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle, hülasa tüm etnik valıklarıyla bir bütündür. Bütün olarak türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır anlayışı çerçevesinde yapıcı politikaları uygulamalısın.
Terör nereden ve kimden gelirse gelsin Allahın laneti üzerlerine olsun. Eli kanlı silahlı terör örgütlerinin kayıtsız ve şartsız silahlarını bırakacak politikalar üretmelisin ki sonradan ben aldatıldım allahda millette beni affetsin demiyesin. Aksi takdirde bu millete yapılan ihanetlerin ortağı olursunuz.
- AKP İktidarınca uygulanmakta olan tarım politikalarının yanlışlığı sonucu, Tarımda üreten ülke iken tüketen ülke konumuna gelinmiştir. Çiftçinin üretimine engel olan yakıt, gübre, tohum ve elektrik fiyatlarını uygun düzeye çekmek suretiyle tüketen değil, üreten çiftçi kitlesi oluşturulmalıdır.
SONUÇ olarak;
- Madencilik ve enerji faaliyetlerinin, yabancı ve/veya Yabancı ortaklı yandaş şirketlere verilmesi,
- Hasta sayısı garantili şehir hastahaneleri, araç geçiş garantili otoyol ve köprüler, yolcu grantili havaalanları, Dolar olarak elektrik alım garantili enerji santralleri yapımının desteklenmesi,
- Milleti vergi altında inleten hükümetin, yandaş şirketler için vergi affı ve teşvik amaçlı hibe ve indirimler uygulaması, yandaş firmaların yurt dışı kredilerine hazine garantisi vermesi ve devlet bankaları üzerinden kredi kullanmalarına imkan sağlaması,
- Suriyeli göçmenler için iş,aş,okul,hastane,vergi muafiyeti v.s gibi ayrıcalıklar verilirken T.C.vatandaşlarının özellikle de gençliğimizin var olan umutlarının tüketilmesi,
- Her türlü ihtiyaç ve gıda malzemelerine acımasız yapılan zamlar yanında çalışan,emekli,EYT li vatandaşlarına sadaka verir gibi zam verilmesi,
- Ülkemiz menfaatleri değil birilerinin menfaatlerini koruyan yasal düzenlemeler yaparak haksız kazançların önünün açılması ve milli gelirimizden milletimize verilmesi gereken payın verilmemesi,
- Çiftçileri; Elektrik, gübre ve yakıt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle üretemez hale getirip tüm gıda maddelerinin ithal edilmesi yoluyla yine yandaşların haksız kazanç edinmelerinin sağlanması,
- Kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması, yasama ve yargının işlevsizleştirmesi,
- Terörden siyasi rant sağlamak için karşıt fikirde olanların hain ilan edilmesi,
- Yazılı ve Görsel basının susturulduğu,insanların korkutulduğu ve sindirildiği anti demokratik uygulamaların hakim olması,
- TVF(Türkiye Varlık Fonu) bünyesinde toplanan varlıkların yabancı şirketlere verilmesi konusunda hesap sorulamayacak şekilde yasal düzenlemelerin uygun hale getirilmesi çabaları v.s.
Gibi sorunlar yumağı içerisinde boğuşan Ülkemizin bu görünümü milletimize layık bir görüntü değildir. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Tüm bu sorunların çözümü için ciddi bir planlama, program, vizyon ve bunları uygulama kabiliyetine sahip bir siyasi irade gerekmektedir. Ancak; Bugün bunun böyle olmadığı açıkça görülmektedir.
Sosyal, Ekonomik ve Siyasal politikalar YAZ-BOZ tahtası olmamalı, Ülkemizin menfaatleri, vatandaşlarımızın refahı dikkate alınarak oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. İktidarın görevi sorun yaratmak değil, sorunları çözmektir. Aksi durumda, bu gün olduğu gibi
SORUNUN KENDİSİ OLURSUNUZ.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun