TÜRKİYE AB’nin ÇÖP DEPOSU MU?
TÜRKİYE AB’nin ÇÖP DEPOSU MU?
Türkiye, 22.Mayıs.1989 tarihinde imzalamış olduğu 1992 yılında yürürlüğe giren Basel Sözleşmesi’nin 22.Haziran.1994 tarihi itibariyle tarafı olmuştur. Sözleşmenin amacı; Tehlikeli ve diğer atıkların sınırlar dışına taşınması, imha edilmesi ve geri dönüşüm kaynaklı tehlikeleri ortadan kaldırmaktır. Özetle; atık plastik ithalatı ülkemizin de taraf olduğu Basel Sözleşmesi kapsamında yasaklanmıştır.
Çevre örgütü Greenpeace; Nisan.2021 de hazırladığı Raporunda; Türkiye’de 2020 yılına göre plastik atık ithalatında %13 artış gerçekleştiği, Greenpeace Akdeniz’in, Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi) ve İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi plastik atık ithalatının son 16 yılda 197 kat arttığı belirtilmiştir.
WWF(Dünya Doğayı Koruma Vakfı)’nın “Akdeniz’de plastik kirliliğini durdurun” başlıklı 2019 yılı raporunda; Türkiye, Doğu Akdeniz’i plastik atıklarıyla kirleten ülkeler arasında Mısır’dan sonra ikinci sırayı işgal ettiği ve Türkiye’nin Mısır ve İtalya ile birlikte Akdeniz’deki plastik sızıntısının üçte ikisinden sorumlu olduğu, bu miktarın %18.9’unun Türkiye kaynaklı olduğu belirtilmektedir.
OECD(Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) verileri, Türkiye’de toplanan çöplerin sadece %1’inin dönüşüme tabi tutulduğu, TÜİK(Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre ise toplanan atıkların sadece %9,8’i geri kazanım tesislerine gönderildiği belirtilmiştir. Bu veriler, Türkiye’nin kendi atıklarını toplayamaması ve ham madde yetersizliği nedeniyle Avrupa’dan plastik atık ithal etmesini zorunlu kıldığını göstermektedir.
Karışık ve kirli atıkların ithalatını en fazla yapan Çin ve Hindistan 2018 yılında aldıkları kararla bu alımları yasaklamışlardır. Bu ülkelere ihraç edilemeyen karışık ve kirli atıklar Türkiye’ye gönderilmeye başlanmıştır. 2020 yılında AB ülkelerinden ülkemize gönderilen atıkların toplamı yaklaşık 14 milyon tondur.
Plastik atıkların geri dönüşümü konusunda tüketicilerin bilinçli olması ve geri dönüşüme katkı sağlamaları önem arz etmektedir. Bunun için de iktidarın alt yapı çalışmalarını yapması gerekmektedir. Ülkemizde karada ve denizde(%80’inin karasal kökenli) bu altyapı eksikliğinden, çöpe atılan bu atıklar çevre ve Deniz eko sistemine zarar vermektedir.
Yaşamın bir parçası olan ancak; Doğaya, İnsan sağlığına ve deniz canlılarına büyük zararlar veren, ham maddesi petrol, gaz ve kömür olan plastik malzemeler (pat su şişeleri, saklama kapları, plastik poşetler, çatal, kaşık, bardak) doğada binlerce yıl bozulmadan kalmakta olduğundan olumsuz etkileri sonucu suyun ve toprağın kirlenmesine neden olmaktadır.
Ülkemizde 1350 civarında atık işleme tesisi olduğu ancak; Atık geri kazanım tesislerine yapılan denetimde, Geçici Faaliyet Belgesi veya Çevre İzin ve Lisans Belgesi olmadan çalışan yaklaşık 340 (%25 oranında) tesisin illegal ithal plastik atık işleyen tesis olması çevrenin korunması ve iyileştirilmesi açısından oldukça kötü bir tablo ortaya koymaktadır.
Bu tablo devletin ilgili kurumlarının; Denetim, takip ve yaptırım zaafiyetleri sonucu Kirli ve karışık ithal plastik atıkların gelişi güzel yerlere atılması ile suyun, havanın, toprağın ve çevrenin kirlenmesine sebep olmaktadır.
Türkiye’nin geri dönüşümdeki yetersizliği dikkate alındığında, Avrupa’dan kontrolsüz yapılan atık ithalatının çevreye, doğaya ve insan sağlığına olabilecek zararları endişeleri de beraberinde getirmektedir. Yani; imha edilemeyen ve depolanamayan atıklar önemli derecede çevre kirlenmesine neden olmakta ve halk sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizde, çöpün bile ithal ediliyor olması oldukça düşündürücüdür.
2021 yılında belediyelere plastik atıkların toplanması ve işlemesi zorunluluğu getirilmiştir. Ancak belli ki istenen sonuç alınamadığından ham madde olarak ithal etme mecburiyeti hasıl olmuştur. Plastik atıkların geri dönüştürülmesi halinde; Yeni imal edilen ürünlerin maliyeti düşecek, hammadde ithalatı azalacağından cari açığa olumlu yansıyacak, enerjiden tasarruf edilecek, yeni tesisler nedeniyle istihdam artacak, şehirlerdeki çöp toplama alanlarının yükü azalacak ve tüm ülkede çevre ve doğa kirlenmeyecektir.
Ancak; Türkiye plastik geri dönüşüm endüstrisi; atıkları toplama ve ayrıştırma yetersizliği ile kurumsallaşma ve denetleme eksikliği nedeniyle yeterli verim alamamaktadır. Çünkü; Bu atıklar çöplüklerden toplanarak ayrıştırma yapılmadığı için geri dönüşüm tesislerinin ihtiyacına cevap vermemektedir. Bu nedenle sektör hammadde açığını, yaptığı ithalat ile karşılamaktadır. Yurtiçi geri dönüştürülebilir atık miktarı, kalitesi ve sürdürülebilirliği sağlandığında ithalat oranı azalacaktır.
AB ülkeleri, plastik atıklarını imha eden diğer ülkelere ton başına 200 euru para veriyor. Ancak gelişmekte olan ülkelere (Türkiye dahil) bu atıkları yaklaşık ton başına 20 Euro bedel karşılığında satıyor. Ülkemizdeki 4.5 Milyon ton plastik atıklarımız ise çöp depolama alanlarına atılıyor!! Bu ne yaman bir çelişki.
AB ülkelerinden ithal edilen plastik atık miktarı yılda yaklaşık 700 bin tondur(250 kamyon dolusu plastik). Türkiye’nin 4.5 milyon ton plastik atıklarını çöp toplama alanlarına atması, sektörün ihtiyacı olan 657 bin ton atığı ise AB ülkelerinden ithal etmesi anlaşılması oldukça zor bir çelişki değil mi?
Kendi plastik atıklarını toplama, cinslerine göre tasnif etme ve geri dönüşüm tesislerinde değerlendirilmesini sağlayamayan AKP yönetimi sektör ihtiyacını karşılamak adına ithalatı serbest bırakarak ülkemizin AB ülkelerinin çöp merkezi olmasını kabul etmektedir. Oysa
AB çöpleri yerine kendi çöp toplama alanlarına gömülen atıkların sisteme dahil edilmesini sağlaması gerekmektedir.
DOĞRU PARTİ olarak; Bizim kaynaklarımızın bize fazlasıyla yeter miktarda olduğunu biliyor ve iktidarımızda bu kaynakların en verimli şekilde kullanılması ile her alanda bağımsız olmamız temin edilecektir. Bu amaçla;
- Türkiye’deki tüm plastik atık tesisler(legal ve illegal)
- İşleme esnasında açığa çıkan artıklar denetlenecek ve izin verilen yerlere vermeyenlere ağır yaptırımlar uygulanacaktır.
- Tesiste oluşan atık suların mutlaka arıtılması sağlanacaktır.
- İllegal çalışan tesisler kapatılacaktır.
- Belediyeler üzerinden çöp depolama alanına plastik atık gitmesini önleyici tedbirler alınacaktır.
AKP iktidarı, belediyelerin plastik atık toplama zorunluluğunu yerine getirmesi konusunda varsa eksiklerinin tamamlanması ve teşviklerle desteklemesi yanında belediyelerinde vatandaşların atıkları cinslerine göre toplayacağı poşetleri dağıtarak halkın desteğini alması gerekmektedir. Böylece plastik atıkların %25’ini dahi toplasa sektörün ihtiyacını karşılayacak ve dış ülkelerin kirli atıklarının ithal edilmesine ihtiyaç kalmayacaktır.
Kaynağında alınacak bu tedbir son derece titizlikle takip edilmelidir. Diğer birçok konuda olduğu gibi çözüm diğer ülkelerden bekleniyor. Oysa kaynak bizde fazlasıyla mevcut. Yeter ki milletçe organize olalım. AKP İktidarının 2 ay önce yasakladığı(18.Mayıs.2021) sonra serbest bıraktığı kararı(10.Temmuz.2021) bize hiçbir plan ve programlarının olmadığını göstermektedir. Türkiye’nin AB ülkelerinin çöplüğü olması AKP yönetimini belli ki rahatsız etmiyor. Ancak biz millet olarak kaynaklarımızın heba edilmesinden oldukça rahatsız olmaktayız.
DOĞRU PARTİ; Ülkemizin, kendi atık plastik ürünlerinin sisteme dahil edilmesi halinde AB’nin çöplüğü olmayacağını ülkeyi yönetenlere hatırlatmayı bir görev olarak görmektedir. Ülkemiz diğer Ülklelerin çöplüğü olamaz, olmamalıdır.
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)