ZENGİNLER KULÜBÜ
ZENGİNLER KULÜBÜ
Değerli vatandaşlar, bu yazımda sırtımıza yüklenen bir başka konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. AKP yönetimi döviz kurlarındaki artışı önlemek adına uygulamaya koyduğu kur korumalı mevduat hesaplarının bizleri nasıl sömürdüğünü göreceksiniz.
Kur korumalı mevduat hesabı olan kişi sayısı 300 bin civarında olup 10.Mart.2022 günü itibarıyla mevduat toplamı 550 milyar TL’dir. Bu miktar bugünkü dolar kurunu 15 TL. olarak alırsak 36.7 Milyar dolardır.
Mevduat sahiplerine kur farkı bedeli, bu para üzerinden üç aylık dilimler halinde ödeneceğinden başlangıç kur değerini 12 TL, üçüncü ayın bitiminde ise yani bugün 15 TL olarak dikkate aldığımızda aradaki fark 3 TL’dir. Devletin %14 olarak uyguladığı yıllık faizin ilk üç aylığına karşılık gelen oran ise %3.5’dir.
Kur korumalı mevduat toplamı olan 550 Milyarın %3.5’u yaklaşık 19 Milyar TL’dir. Yani mevduat sahipleri paralarını faiz ile yatırsalardı üç ay için 19 milyar TL faiz alacaklardı. Oysa 37 milyar dolar için 1 doların üzerine 3 TL ilave ettiğimizde kur korumalı mevduat hesap sahiplerine ödenecek bedel 110 Milyar(36.7×3) TL oluyor.
Bu bedelden üç ay karşılığı yıllık faiz çıkarıldığında (110-19) = 91 Milyar TL bedel Kur korumalı mevduat hesabı olan 300 bin kişiye ödenecektir. Bu ödemeyi kim yapacak devletin hazinesi. Hazine parayı nereden alıyor? Tabi ki 85 milyon vatandaştan. Elektrik, motorin, benzin, LPG zamlarından ve toplanan vergiler ile tüketim ürünlerine acımasızca yapılan zamlardan topladığı paralarla. Yani 85 Milyon vatandaş 300 bin kişiye yapılacak ödemenin kaynağı. Değerli vatandaşlar soruyorum sizlere;
- Hangi vicdan bunu kabul eder,
- İnsaf, merhamet, insanlık bunun neresinde,
- Bizler bu uygulamalar karşısında ne yapıyoruz.
Bizler teselliyi İrlandalı yazar Jonathan SWIFT “Eğer Tanrı, zenginlikleri değerli bir şey saysaydı, onları böyle kötü insanlara vermezdi.” ifadesinde mi arayalım?
Elektriğe yaptıkları zamlarla Yandaş/Paydaş şirketleri nasıl koruyup kolladıklarını isim isim rakamlarla önceki beş yazımda anlatmıştım. Bu uygulamada da yine parası olan 300 bin kişi için çalıştığımızı gördünüz. Oysa; AKP Yönetimi iktidar olmadan önce dünyada tarım alanında kendi kendine yeten yedi ülkeden biri iken bugün tüm tarım ürünleri ithali ile karşı karşıyayız. Bu konu hepinizce bilinmektedir. Burada bahsetmemin nedeni cari açığı olumsuz etkileyen tarım ürünlerinin ithalinin önlenmesi için bu sektörün desteklenmesi gerekirken tamamen gözden çıkarıldığını ispatlamak içindir. Nasıl mı?
Değerli vatandaşlar, 18.4.2006 tarihinde kabul edilen 5488 nolu “Tarım Kanunu” 21.maddesi
“Tarımsal desteklemelerin finansmanı
MADDE 21 – Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın(GSMH) yüzde birinden az olamaz.” İfadesiyle tarım sektörünün desteklenmesi amacıyla GSMH’nın %1’inden az olmamak şartıyla kaynak ayrılmasını zorunlu kılmasına rağmen, 2022 bütçesinde tarım üreticileri kesimine 7 Trilyon olarak açıklanan GSMH‘nın %1’i olan 70 milyar TL ayrılması gerekirken AKP yönetimi yasanın gereğini yapmamış ve 26 Milyar TL ayırmıştır.
Yani; 5.5 Milyon kişiden oluşan tarım sektörüne destek olarak üç aylık karşılığı 6.5 Milyar TL ödemeyi reva gören AKP yönetimi, kur korumalı mevduat hesabı olan 300 bin kişiye üç aylık karşılığı olan toplam 91 Milyar TL. ödeyecek. Yahu bu nasıl bir mantıktır. Üreticiye çay kaşığı ile, zengine kepçe ile.
AKP yönetimine Cemil Sena’nın “Hayatın en büyük trajedisi, yoksulluk değil, zenginliğe doymamaktır.” İfadesini hatırlatırken aslında birçok manevi değerler açısından da yoksul olduklarını belirtmek isterim. Değer mi?
Değerli vatandaşlar, sizlerin de bildiği üzere TBMM’de, AKP ve MHP temsilcilerinin çoğunluğa dayalı kararlarıyla milletimizin lehine olan hemen hemen tüm teklifler reddediliyor. Örnek mi?
- Ev kadınlarına emeklilik hakkı verilmesi,
- Yaşanan deprem nedeniyle Elazığ ili için afet bölgesi ilan edilmesi,
- Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorununun çözülmesi,
- Üniversiteye giden öğrencilerin KYK borçlarının silinmesi,
- Kadına karşı işlenen şiddet suçlarında cezanın arttırılması,
- Öğretmen, Polis ve Hemşireye 3600 ek gösterge verilmesi,
- Emeklilerin maaşlarının iyileştirilmesi vs.
Çok az bir kısmını ifade ettiğim mağdur kesimlerin lehine olacak yüzlerce tekliflerin hiçbiri TBMM’de kabul edilmezken, sınırlı sayıdaki yandaşlar söz konusu olduğunda AKP ve koşulsuz destekçisi MHP temsilcileri gece yarısı bile çoğunluğa dayalı kararlarıyla bu gözü doymaz kesim lehinde canhıraş bir çaba sarf etmektedir. Daha açıkçası AKP yönetimi ve koşulsuz destekçileri, Ülkemiz ve 85 milyon vatandaşının içerisinde yer almadığı ZENGİNLER KULÜBÜ mensuplarını koruyup kolluyor. Kaynak olarak da bizlerin emeğini, alın terini gasp ediyor.
Değerli vatandaşlar, bu zenginler kulübü mensupları ve onları koruyup kollayan AKP ve MHP temsilcilerine; Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün “İnsanın serveti, kendi kişiliğinde olmalıdır.” Sözünü hatırlatırken, tüyü bitmemiş çocuğun dahi hakkını gasp eden ve hatta gelecek nesillerimizi borçlandırmak suretiyle elde ettikleri bu servetlerin! Gelecek nesiller tarafından hangi boyutta anılacağını, ülkemizin kimler tarafından nasıl yönetildiğini ve kimlere hizmet ettiğini de sizlerin takdirlerine bırakıyorum.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)