BAE ile ENERJİ ORTAKLIĞINDA AMAÇ NE?

BAE ile ENERJİ ORTAKLIĞINDA AMAÇ NE?

Değerli vatandaşlar, Türkiye ile BAE arasında yapılması planlanan enerji santralleri ortaklık anlaşmasını irdelemeden önce BAE’nin nerede konumlandığına bakmak gerekir. Aşiretler Devleti olarak tanınan ve 1971 yılına kadar İngiltere sömürgesi olan BAE, 7 emirlikten oluşmakta olup İngiltere bağımlılığı günümüzde de devam etmektedir. Petrol dışında teknolojik bir beceriye ve nitelikli elemanlara sahip olmadığı da bilinen bir gerçektir. Ülkemizin de içinde yer aldığı Paris İklim Anlaşması’na yönelik ilerlemelerinin ilk kez gözden geçirilmesi için 197 taraf ülke temsilcilerinin katılımıyla BM iklim değişikliği zirvesinin 28’incisi BAE’nin Dubai kentinde  30.Kasım.2023 günü yapıldı. Zirve sonucunda “Enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve eşitlikçi bir şekilde uzaklaşılması, 2050 yılına kadar bilime uygun olarak net sıfıra ulaşılması için yapılacak eylemlerin hızlandırılması” kararı alındı. Bu zirvede BAE’nin ve ülkemizin de aralarında bulunduğu ülkelere fosil yakıt satmak için devlet  şirketi Masdar üzerinden ticari fırsatlar araması çevrecilerin ve diğer ülke liderlerinin tepkisine yol açmıştır.

Türkiye ile BAE arasında yapılması planlanan enerji santralleri ortaklık anlaşması onaylanmak üzere TBMM dışişleri komisyonuna meclis başkanı tarafından iletilmiştir. Sözleşmeyi incelediğimde RES, GES, JES, DRES ve NGS enerji santralleri yapımı konusunda BAE’ye verilen imtiyazlar içerdiğini birçok enerji uzmanı ve meslek odaları gibi bizlerde gördük. Bunun üzerine bu santralleri kurması istenen BAE teknoloji ve yetişmiş eleman konusunda dünyanın neresinde diye bir araştırma yaptım. Bu araştırmam da kaynak olarak Enerji atlası (enerjiatlasi.com) verileriyle (ki sizlerde buradan kontrol edebilirsiniz) ele aldığımda teknoloji ve nitelik açısından bizden çok çok gerilerde olduğunu gördüm. Bu hususları sizlerle de paylaşmak istiyorum. İşte gerçekler;

GES açısından 49 ülke sıralamasında Türkiye 8.275 MW kurulu gücü ile 14.sırada,

   BAE ise 2.539 MW kurulu gücü ile 27.sırada.

RES açısından 68 ülke sıralamasında Türkiye 10.886 MW kurulu gücü ile 12.sırada,

  BAE ise sıralamada yok.

  • Rüzgar enerjisi ile elektrik üretimi yapan 100’ün üzerinde ülke arasında Türkiye, rüzgar enerji santrali kurulu gücü olarak Avrupa’da 7’inci, Dünyada ise 12’üncü sırada bulunmaktadır.

JES açısından 22 ülke sıralamasında Türkiye 1.679 MW kurulu gücü ile 4.sırada,

BAE ise sıralamada yok.

NGS açısından 33 ülke sıralamasında hem Türkiye hem de BAE yer almıyor. Ancak NGS;

  • Akkuyu NGS VVER-1200 tipi 4 reaktörden oluşmakta toplam 4.800 MW kapasitesine sahip olup Rus firması Rosatom tarafından yapılmaktadır. Santralin 2027 yılında tamamlanması planlanmakta 60 yıl boyunca elektrik enerjisi alım garantisi verilmiştir. Yapım işi devam etmektedir. Toplam maliyet 50 milyar doları bulacağı tahmin edilmektedir.
  • Güney Koreli enerji devi KEPCO (Korea Electric Power Corporation), 2009’da BAE’nin başkentti Abu Dabi’nin doğusunda “APR-1400” tipi her biri 1400 MW kapasitesine sahip 4 reaktörden oluşacak Barakah Nükleer Santrali’nin yapımı için 20 milyar dolar bedel karşılığı BAE enerji şirketi NAWAH Energy Company ile anlaşma imzalamıştır. İlk reaktörü Nisan 2021’de, ikinci reaktörü Mart 2022’de, üçüncü reaktörü Şubat 2023’de faaliyete geçen santralin dördüncü reaktörün yapımı devam etmektedir. , Güney Kore’nin yurt dışında inşa ettiği ilk nükleer enerji santralidir.

Çalışmaları devam etmektedir.

Görüldüğü üzere BAE ülkemize enerji alanında teknoloji desteği ve teknoloji transferi yapacak durumda değildir. Çünkü; BAE var olan enerji hizmetlerinin tümünü dış ülkelere yaptırmaktadır. Ayrıca; deniz üstü rüzgar enerji santrallerinin(DRES) kurulması ön çalışmaları ülkemizde yapılmakta iken BAE’de böyle bir çalışma dahi yok. Öyleyse bu ortaklık anlaşmasının amacı ne olabilir? Sömürge devletinin sömürgesi olmak mı?

Bu anlaşmanın esası bize göre uluslararası taahhütler gereği karbon seviyesini indirmek için yapılacak yatırımlara ABD ile AB ülkelerinin, AKP ve Erdoğan yönetimine güvenmemesi nedeniyle  yanaşmamasıdır. Bu nedenle kulağını tersten gösterme misali emperyal güçlerin emrinde olan BAE üzerinden yaptırılmasıdır. Ayrıca; BAE’ne verilen bu  imtiyazlar rezervler tamtakırken dolu göstermeye yarayan swapların diyeti mi? yoksa perde arkasında başka anlaşmalar mı var, düşünmeden edemiyoruz. AKP’nin izlediği bu yol ile, ülkemiz enerji potansiyellerinin devasa kamu zararlarına yol açması ve ülkemiz topraklarının BAE’ne tahsis edilmesi kaçınılmaz olacaktır.

DOĞRU PARTİ olarak, “Ülkemizin doğal kaynakları tüm halkın malı olup toplum yararı doğrultusunda değerlendirilmelidir. Cumhuriyet ile esaretinden kurtulduğumuz kapitülasyonları çağrıştıran bu tür anlaşmalarla doğal kaynaklarımızın ve elektrik üretim imtiyazının bir başka ülkenin şirketlerine verilmesi asla kabul edilemez.” Anlayışı çerçevesinde, sömürge devletinin sömürgesi konumuna düşmemek için TBMM üyelerini bu anlaşmaya onay vermemeye davet ediyoruz.                                                                                      11.Ocak.2024

 

Selam ve Saygılarımla

Cezmi Orkun

Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı

(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı

Yorum bırak