SÖZ NAMUSTUR

SÖZ NAMUSTUR

Değerli vatandaşlar, iktidarlar milletin refah ve huzuru için görev alırlar. Bu göreve talip olduklarında ise iktidarlarında yapacakları hizmetleri vatandaşa vaat ederler. İktidarlarında verdikleri sözleri ve vaatlerini yerine getirip getirmedikleri konusu dünyevi ve manevi sorumluluğu; Peygamberimiz Hz. Muhammed(S.A.V)  “Umut verip güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, söz verenlerin sırtına yükler. Son yirmi yıldır milletimiz, vaat ve sözlerine inandığı günümüz iktidarına yetki vermiştir. AKP iktidarının her seçimde millete vaat ettiği hususlarda neler yaptığı hakkında kısa bir tur yapalım.

  • 2016 yılında yollarda olacağı söylenen yerli otomobil hala ortada yok.
  • 2018 yılında yerli Altay tankı TSK’nın emrine verilecekti ortada tank yok.
  • 2021 yılı ocak ayında günün bakanı Pakdemirli “3 ay içerisinde elektrikli yerli traktörümüz çiftçilerimizle buluşacak” dedi, günümüz bakanı Kirişçi ise “böyle bir proje hakkında bilgim yok” Tarlada Traktör de yok tabi.
  • 2011 genel seçimleri öncesi AKP tarafından vaat edilen “yerli uçağımız göklerde” söylemi de yalan oldu. Sözde kendi uçağımızı üretiyorduk ancak havada uçak yok.
  • Uzay sanayi çalışmaları yapmak yerine, uzaya adam gönderme çalışmaları var bu iş için ise 400 milyon dolar harcama yapılacak, sonra bakın uzaya adam gönderdik algısı üzerinden milleti aldatmaya devam edecekler.
  • Hemen hemen her seçim öncesi Doğalgaz bulduk deniliyor ancak hala doğalgaz ithal ediyoruz. Yani, mutfakta, ısınmada kullanılan kendi doğalgazımız yok.
  • Cumhuriyet tarihinin ve Avrupa’nın en büyük eğitim projesi olarak tanıtılan ve yaklaşık 9 milyar dolar harcanan Fatih Projesi ortada yok.
  • Liyakat yerine sadakat, özgürlükler yerine ‘yasaklar’ devreye girdi. Türkiye uluslararası raporlarda özgür olmayan ülkeler kategorisine dahil edildi.
  • Şeffaflık vaatleri yerine getirilmediği gibi, Yap-işlet-devret modeliyle yapılan havalimanı, köprü, otoyol ve hastanelerin maliyeti ve garanti şartları kamuoyundan gizlendi. Türkiye Varlık Fonu’nun denetimi ortadan kaldırıldı. Sonuçta, şeffaflık örgütünün yayınladığı endekse göre ülkemiz 180 ülke arasında 91. Sıraya geriledi.
  • Erdoğan’ın 24.Haziran.2018 seçimlerinde verdiği en önemli seçim vaadi, “Bu kardeşinizi seçin bak dolarla, faizle nasıl mücadele edeceğim” sözü olmuştu. Ancak reel faiz yükseliyor, tüm müdahalelere rağmen dolar artmaya devam ediyor.
  • AKP’nin ekonomiyle ilgili seçim vaatleri arasında çiftçilere, yem ve gübrede KDV muafiyeti, esnafa vergi affı, iş kurmak isteyene ise faizsiz kredi sözü havada kaldı.
  • Halkbank(Reza Zarrab), tosuncuk, arsaların yağmalanması, kayyumların milletin malına çökmesi, Sezgin Baran Korkmaz olayı, mal varlığı araştırması, uyuşturucu ve kara para aklama merkezi haline düşülmesi vs. yolsuzluklara muhatap olundu.
  • Fakirleşme sayısının artması, orta direğin yok edilmesi, sosyal yardıma muhtaç insanların sayısının 15 milyonu aşması, işsizliğin 12 milyona ulaşması, çöplerden yiyecek arayanların çoğalması ve asgari ücretin yoksulluk sınırının altında kalması ve ücretlerdeki adaletsizliğin artarak devam etmesi sonucu yoksulluğa itilen bir ülke.
  • Birçok kurumdan T.C ibaresinin kaldırılması, andımızın yasaklanması, cumhurbaşkanını eleştirmenin suç kapsamına alınması, yazılı ve görsel basın mensuplarının cezalandırılması, Grev-toplantı-yürüyüş ve gösteri gibi anayasal hakların yasaklanması gibi yasakların legalleşmesi.

Bunların yanında, kendini parti devleti olarak konumlandıran ve adında adalet olan AKP; Hâkimler ve Savcılar Kurulunu tek kişinin iradesine bağladı, AYM kararlarını dikkate almaz oldu. Sonuçta, Yargı siyasallaştı, hukuki değil siyasi kararlar sonucu tutuklamalar yargısız cezalandırmaya dönüştü ve “Adalet” sadece sözcük olarak kaldı. Türkiye’nin sorunları çözülmez, milletin geçim sıkıntısı dayanılmaz boyutlara ulaştı. “Tek Adam Rejimi”, TBMM’nin üzerinde yasama, yürütme ve yargı erklerini kontrol eden, denetlenemeyen bozuk bir sisteme dönüştü. Dış politikada tutarsız davranışlar itibar kaybına sebep oldu ve AB üyeliği de hayal oldu.

Türkiye, tarihinde hiçbir dönem dış politikada bu kadar çaresiz duruma düşmedi, demokrasi bu kadar zayıflamadı, uluslararası alanda hiç bu kadar yalnız kalmadı, saraylarda lüks yaşam sürerken, millet hiç bu kadar geçim sıkıntısına düşmedi. Sonuç da tek adam rejimi çöküyor ve Erdoğan dönemi bitiyor. Neden mi?

  • Enflasyon ENAG’a göre %175’lerde seyrediyor.
  • Dolar kuru tüm müdahalelere rağmen 18 TL’ye doğru yükselmeye devam ediyor.
  • Asgari ücret arttırılmasına rağmen dolar bazında eriyor. Şu anda 310 dolar.
  • Nüfusun %10.9 oranına sahip olan işsiz sayısı 10 milyona dayandı.
  • Tüketici güven endeksinin gerilemesi, uluslararası risk priminin(yaklaşık 900) artmasına neden oldu.
  • Elektrik, doğalgaz ve akaryakıt onlarca kez zamlandı. Temel ihtiyaç ürünleri, (benzin(25TL), motorin (30 TL) fiyatlarının tavan yapması) temin edilemez hale geldi.
  • Türkiye, Basın Özgürlüğü Endeksinde 153. , Dünya Demokrasi Sıralamasında 103. Sırada, Hukukun Üstünlüğü endeksinde 117. Sırada yer alarak tüm endekslerde gerileme yaşadı.

Erdoğan, bir yanda, ülkemizi 2023 yılında dünyanın en güçlü on ekonomisi arasına sokacağını, vatandaşın refahını artırdıklarını söylerken öte yanda insanların çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya olduğu gerçeğini kabul ederek, “ülkemizin bugüne kadar her meselesini nasıl biz çözdüysek, Allah‘ın izniyle yine bu sıkıntıların üstesinden biz geleceğiz” derken, tam da mevcut sömürü, yağma ve yasakların devam edeceğini ifade etmektedir. Çünkü; mevcut sorunların sebebi sanki kendi yönetimleri değilmiş gibi adeta milletle alay ediliyor. Sormak lazım, bugüne kadar içte ve dış da sorun olmaktan başka ne yaptılar acaba!

Toplumun her katmanı, özellikle de tüm çalışanlar ve emekliler bugüne kadar hangi sorunların çözüldüğünü muhataplarına sormalıdır! Bu çöküş sürecinde, bir yanda saray ve eşrafının da içerisinde yer aldığı bir avuç insan servetlerine servet katarken diğer yanda THD (Tüketici Hakları Derneği), TÜİK ve TÜRK-İŞ 2021 yılı verilerine göre, yaklaşık 70 milyon insan da yoksulluğa mahkum edilmiştir.

Sonuç olarak, NAS var anlayışıyla dini duygular üzerinde algı yapan AKP yönetimi başta olmak üzere tüm siyasiler bilsinler ki İnsanları boş vaatlerle kandıramazsınız, hayalleriyle oynayamazsınız, bahane ve yalanlarınızı yutturamazsınız. Milletimiz sükut ikrardan gelir anlayışıyla sadece zamanı gelene kadar susarlar. Bugünde bunu yapıyorlar. Günü geldiğinde ise muhataplarına “Ne S…. Avucumuza, ne sürelim yüzünüze” diyeceklerinden hiç şüphem yok. DOĞRU ve esas olan “SÖZ NAMUSTUR” anlayışına sadık kalabilmektir.

Selam ve Saygılarımla

Cezmi Orkun

Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı

(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)

Yorum bırak