KİMİN GELECEĞİ?
KİMİN GELECEĞİ?
Değerli vatandaşlar, Diyanet Vakfının Uluslararası İyilik Ödülleri Töreninde özetle; ”Biz, şefkat ve sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Yetimlerin, mazlumların, çaresiz ve muhtaçların yardımına koşmak, kimsesizlerin kimsesi olmak esasen dinimizin emridir. Rabbimiz Nisa Suresi’nin 36’ncı ayetinde şöyle buyuruyor, Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şey ortak koşmayın. Anne ve babaya, akrabaya, yoksullara, yetimlere, komşuya, yakın arkadaşa, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. …..Kendiniz için istediğinizi başkası için de istemedikçe mümin olamazsınız.’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz” diye konuştu Erdoğan. Ben de altına imzamı atarım. Ancak; Erdoğan’ın eylemlerine baktığımızda, öncelikle Anayasal devlet özelliğinin anayasası olan devlete indirgeyen yani, anayasayı yok sayan AKP iktidarlarında;
Kötülüklerin iyiliğin önüne geçtiği, dürüst insanların parmakla gösterildiği, komşunun komşusunu tanımadığı, halkın büyük bir kısmının yoksullaştığı, emeklilerin açlık ve sefalete sürüklendiği, kendi halkından esirgediği imkanları yandaş/paydaşlar şirketlere ve mültecilere fazlasıyla aktardığı, halkına yukarıdan bakan, küçük gören-aşağılayan hatta hakaret eden yönetimin varlığı, saray ve eşrafının lüks-şatafat içerisinde yaşadığı halkın yaşam mücadelesine destek verilmediği hatta bu imkanların halktan esirgendiği, toplumda azınlık bir kesimin üç-beş maaş almaya devam ettiği büyük bir kısmının ise10 bin liraya mahkum edildiği, sosyal-siyasal ve ekonomik sorunların çözümü diye sunulan yolların yeni sorunlara kaynaklık ettiği ve içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüştüğü bir Türkiye. Söyleyin Allah aşkına sayın Erdoğan eylemleriniz söylemlerinizi yansıtıyor mu? yansıtmıyorsa bu hangi dinin emirleridir.
Aynı konuşmasında Erdoğan Filistin ve Afgan halkına yaşatılan dramların müsebbiplerine de eleştirmekte ve “İsrail’e ithalat ve ihracat işlemlerini geçen ay tamamen durdurduklarını” ifade etti. Ancak; eylemlere baktığımızda, Filistin halkına zulmeden İsrail’e daha önce ticarete devam ettiğini biliyoruz ki, bugün de bu işleme farklı ülkeler üzerinden devam ettiğine dair şüpheler yok değil. Ayrıca milyonun üzerinde ABD için çalışan Afgan gençlerin ülkemize getirildiği bir sır değil. Ancak ne amaçlanmakta olduğu tahminden öteye gitmiyor.
Sonuçta, on milyonun üzerinde mültecilerin ülkemizde barındırılması bir proje değil de nedir. Bu politika sonuçta ülkemizin demografik yapısının değişmesine kaynaklık edecek bir beka sorunudur. Mültecilere üç beş kuruş karşılığında vatandaşlık verilmesi ki, (Dünya Bankası kredi anlaşması buna örnektir) yanında eğitimde ve sağlıkta tanınan ayrıcalıklar ve doğum oranlarındaki artış hızı gelecekte Türklerin kendi ülkelerinde azınlığa düşürülmesi gibi bir anlayışın sonucu değil de nedir?
DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak ülkemiz üzerinde oynanan oyunları ve boyutlarını söylemlerde değil eylemlerde görüyor ve halkımıza aydınlatmaya çalışıyoruz. Bu nedenle, AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin sözlerinin eylemlerine yansımaması nedeniyle toplumsal ayrıcalıklar pik yapmış durumda. Dilin kemiği yok nasılsa. 22 yıldır iktidarda olan AKP yönetiminin politikalarında söylemleri ile eylemleri arasındaki çelişkiler nedeniyle halkımızın söylenen sözden çok o sözü söyleyenin eylemlerine baktığı yerel seçimlerde alınan sonuç ile ortaya konmuştur. Bunun anlamı CHP erken seçim konusunda pasif kalmaya devam ederse AKP iktidarlarınca yapılanların, gelecekte de yapılması kaçınılmazdır . CHP ülkenin ve milletin mi, yoksa mevcut iktidarın geleceğini mi istiyor, göreceğiz. 25.Mayıs.2024
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)