SUÇLU, SAVCI ise SAVCI…

SUÇLU, SAVCI ise SAVCI…
Değerli vatandaşlar, zengin kaynaklara sahip olmamıza rağmen bu zenginlikler içerisinde yokluk, yoksulluk yani fakirliğe mahkum olmak oldukça manidardır. Coğrafyanın bahşettiği stratejik ayrıcalığın farkında olmamanın yanında, en büyük zenginliğimiz olan nitelikli insanlarımızdan faydalanmak yerine onları irrite etmek, hor görmek ve aşağılamak vicdanların sızlamasına ve dünya ölçeğinde var olan itibarın yerlerde sürünmesine neden olmaktadır.
Mevcut iktidar yönetimi bu tutumuyla, etnik kökeni, dini, mezhebi, inancı ne olursa olsun aynı milli hassasiyetleri taşımakta ve aydınlık geleceğimize katkı sunmalarını sağlayacak insanlarımızı yok etmekle kalmayıp halen birçok alanda dışa bağımlı olan ülkemizin, dışa bağımlılığının sürekliliğine sebep olmaktadır.
Mevcut iktidar toplumumuzu yandaş ve karşı taraf şeklinde ayrıştırarak kutuplaştırma yanında insanlarımızı istediği zaman istediği yerde hak etmedikleri söylem ve eylemlerle ötekileştirmektedir. Demokratik haklarını kullanan vatandaşlar birbirlerine karşı cephe almakta hatta insanlarımız karşı karşıya gelmekte ve bir kavga ortamı yaratılmaktadır.
İktidar milletin tamamına hizmet vermek üzere yetki almıştır. Doktorlarımıza Giderlerse gitsinler, çiftçimize ananı da al git, ülkede aç falan yoktur aç var diyen bunları doyursun, biraz sabredin bu sıkıntı giderilecek, her başarısızlığında suç bende değil derseniz milletin dertlerine çare olamazsınız. Ancak sorunun kendisi olursunuz.
Değerli vatandaşlar, Okuyarak ve yaşayarak elde edilen bilgi, sahibini güçlü kılar ve yaşadığı sürece bu güç yok edilemez. Gücünü millet ve vatan için kullanmak kazanç, kişisel çıkarlar için kullanmak ise geçici kazançla birlikte birçok riski içerisinde barındırır. Gün gelir bu bilgi muhataplarına ızdırap verir. Mafya devlet, devlet mafya olursa kirlenmenin devasa boyutlarda olması kaçınılmaz olmaktadır. Bugün işte tam da bunu yaşıyoruz.
AKP ve koşulsuz destekçisi MHP yönetimi, sebep oldukları sorunları çözemiyor ve her seferinde bir suçlu ilan ediyor. Bunlar arasında ABD ve AB ülkeleri sermaye gruplarının bu problemlerin suçlusu ilan etmenin yanında bunlar bizim iktidarımızı istemiyorlar diyerek yine millete yalan söylüyorlar. Çünkü; tüm dış güçler AKP iktidarda kalsın diye uğraşıyor. Çünkü Erdoğan’a tüm olumsuzluklarına rağmen istenen her şeyi yaptırdıklarını ve sonuç aldıklarını biliyoruz.
Financial Times “Erdoğan sinir bozucu, ancak vazgeçilmez bir müttefik” başlıklı makalesi ile Erdoğan’ı istediklerini itiraf ediyorlar. Rahip Brunson, gazeteci Deniz Yücel ve kaşıkçı cinayeti dosyasının Suudi Arabistan’a iadesi, darbeci Mısır ve NATO ilişkileri vs.gibi birçok yaşanmış örneklerde olduğu gibi zorlama karşısında, Erdoğan teslim aldıkları biri.
Şu anda da Erdoğan yeniden kazansın diye, çöken ekonomimizi canlandırmak adına IMF dahil tüm finansal kaynaklar ile destekleme kararı dahi alacaklarını tahmin etmekteyim. Özetle; dış güçler; yeni bir hükümet ile risk alacaklarına Erdoğan’ı destekleyip istediklerini yaptırma anlayışı çerçevesinde ABD ve AB ülkeleri Erdoğan’ı düşürmek değil ayakta tutmak hatta yaşatmak derdindedir.
Değerli vatandaşlar, her alanda ahlaki çöküntüye uğratılan ülkemizin içeride ve dışarıda yer alan suçlamalar karşısında ilgililerin sessiz ve duyarsız kalmaları itibar kaybına neden olmakta ve halk arasında suç örgütü liderinin savcı, savcıların ise harekete geçmedikleri için suçlu konumuna geldiği dillendirilir olmuştur.
Dış güçler bizim kara kaşımıza, kara gözümüze aşık değil. Bunlar menfaatlerine aşık olup, gerektiğinde menfaatleri doğrultusunda istedikleri tavizi alacak bir iktidarın karşısında değil inanın yanında yer almaktadır. Unutmayın İMF ve veya finansal kaynak, dış güçler tarafından sağlandığında ne tür tavizler verildiğini birlikte göreceğiz. Umarım yanılmış olurum.
DOĞRU PARTİ gücünü dış güçlerin sunacağı kaynaklardan değil ülkemizin mevcut kaynaklarından ve bu kaynakların asıl sahibi milletinden alacak ve dış güçlerin hegemonyasını yıkacak tecrübe ve bilgiye sahiptir. Temiz toplum için tüm kirlerinden arındırılmış bir Türkiye oluşturmak adına “Temiz Eller Operasyonu” için en büyük güç milletin kendisidir ve DOĞRU PARTİ bu güce taliptir. Ne mutlu Türküm diyene ve sözünden dönmeyene.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)